Index |
Env. No: |
Ayrıntılar |
Metal |
Birim |
Çap |
Ağırlık |
Darphane |
Tarih |
Resim |
Saruhan Bey [H. 700-745 / M. 1300/01-1344/45]
Beyliğin kurucusu olan Saruhan Bey'in Harezm Türkmenlerinden olduğu sanılmaktadır. Nitekim Celâleddin Harezmşah'ın ölümünden (1231) sonra Saruhan adli bir beyin Selçuklu Devleti hizmetine girdiği ve Saruhanoğulları Beyliği’ni kuran Saruhan Bey'in de bu Harezmli emir Saruhan'ın torunu olduğu bilinmektedir. Saruhan Bey'in babasının adı Alpağı olup Çuga ve Ali Paşa adlarında iki kardeşi daha vardı.
Anadolu Selçuklu Sultanı Alâaddin Keykubad, maiyetindeki Türkmen emirlerini çeşitli bölgelerin fethi için görevlendirmişti. Bu uç beyleri arasında bulunan Saruhan Bey o zaman bir Bizans şehri olan Manisa ve çevresinde faaliyetlerde bulunuyordu. Bu sırada Moğol istilası sayısız Türkmen gruplarının Batı Anadolu bölgesine gelmesine sebep olmuş, dolayısıyla bu bölgelerdeki Bizans şehir ve kasabaları Türkmenlerin eline geçmeye başlamıştı.
Anadolu Selçuklu Sultani II. Mesud'un ümerasından olan Saruhan Bey, Manisa bölgesindeki faaliyetlerini arttırarak şehri tehdit etmeye başladı (1303). Bizans İmparatoru II. Andronikos (1282-1328), Batı Anadolu'daki Türkmenlerin faaliyetlerinin artması üzerine oğlu ve saltanat ortağı IX. Mihail'i bu bölgeye gönderdi. IX. Mihail Katalon kuvvetlerinin de desteği ile Manisa'ya kadar geldi ise de Türkmenler karşısında bir sonuç alamadan geri çekilmek zorunda kaldı. Saruhan Bey bu olaydan sonra Katalon kuvvetlerinin bulunduğu Danya kalesini muhasara etti ancak başarılı olamadı. Saruhan Bey, Katalonların bölgeyi terk etmesinden sonra Manisa şehri üzerindeki baskısını arttırarak şehrin civarındaki kasaba ve köyleri ele geçirdi. Bu hareket sonucunda Türklerin Leskeri-ili (Laskaris ili) dedikleri Manisa’yı da fethetti (1313).
Saruhan Bey, Manisa’nın fethinden sonra burasını beyliğinin başkenti yaptı. Sınırlarını kısa sürede Alaşehir’den İzmir ve diğer Ege kıyılarına kadar genişleten Saruhan Bey, eski Türk adeti gereğince topraklarını kardeşleri arasında paylaştırdı. Kendisi Ulu Bey sıfatı ile Manisa'da otururken, Demirci ve yöresini kardeşi Çuga Bey'e, Nif (Kemalpaşa)'in idaresini de diğer kardeşi Ali Paşa’ya verdi. Saruhan Bey kardeşi Çuga Bey'in ölümünden sonra Demirci'nin idaresini oğlu Devlethan'a, onun ölümü ile de Yakup Çelebi'ye bıraktı.
Evliya Çelebi Seyahatnâmesi'nde Demirci'nin Saruhan beylerinden Kara Mustafa Bey tarafından fethedildiğini kaydeder. Bundan başka Nif'i de Saruhan Bey devrinin ileri gelenlerinden Hacı Emet Bey'in ele geçirdiğini belirtir. Ancak Evliya Çelebi'nin bu kayıtlarını ihtiyatla karşılamak gerekir.
Saruhanoğulları Beyliği’nin doğusunda Germiyan, kuzeyinde Karasi (Karesi) ve güneyinde de Aydınoğulları Beyliği’nin toprakları vardı. Böylece Saruhanoğulları'nın üç tarafı yeni kurulmuş olan Türk beylikleri ile çevrilmiş olduğundan yalnız Ege denizi cihetinden genişlemeye, gazâ ve seferler yapmaya elverişli idi. Bu sebeple Saruhan Bey kurmuş olduğu donanma ile deniz seferleri yapmaya başladı. Foça, Sakız ve Naksos'daki Cenevizliler ile Midilli'yi vergiye bağladı. Meşhur seyyah İbn Battuta, 1332 yılında Manisa'ya geldiği zaman Foçalıların her sene Saruhan Bey'e 15.000 gümüş para vergi verdiğini kaydetmiştir.
Türk tarihi için önemli bir kaynak eser olan Câmiü'd-Düvel'de Foça’nın da Saruhanoğulları beyliği sınırları içinde bulunduğu kaydedilmiştir. Ancak bu tarihte Foça’nın Ceneviz Cumhuriyeti'ne bağlı bir koloni olduğu bilinmektedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi burada yaşayan Rumlar ve Lâtinler, Saruhanoğulları'na vergi vermekteydiler. Yine Câmiü'd-Düvel'de Saruhanoğulları'na ait olduğu belirtilen topraklar arasında Menemen, Gördes, Adola, Akhisar, Turgutlu, Nif, Ilıca, Kayacık, Demirci, Urganlı, Manisa, Gördes, Güzelhisar ve Mendelorya şehir ve kasabaları sayılmıştır. Öte taraftan yine kaynaklardan Mesâlikü'l-Ebrâr'daki kayıtlara göre XIV. yüzyıl ortalarına doğru Saruhan Beyliği’nin on beş şehri, yirmi kalesi, onbin askeri ve Saruhan'ın kardeşi olan Ali Paşa’nın da sekiz şehri, otuz kalesi, okçulukta mâhir bir çok yaya askeri ve sekiz bin de atlı askeri ile büyük bir donanması vardı.
Saruhan Bey devrinde, Osman-oğlu Orhan Bey Bizans İmparatorluğu aleyhinde durmadan topraklarını genişletiyordu. Orhan Bey'in 1329 yılında Sakız adasını fethetmesi üzerine Bizans İmparatoru II. Andronikos Palaiologos Osmanlılara karşı Saruhan ve Aydınogulları'ndan yardim istemek zorunda kaldı. İmparatorun bu isteğini olumlu karşılayan Saruhan Bey, Osmanlılara karşı Bizans ve Aydınoğulları ile beraber hareket etmeye başladı.
1334 yılında Aydın ve Saruhanoğulları 270 gemilik bir filo ile Yunanistan sahilleri ve Trakya'ya bir sefer düzenlediler. Bu sefer sırasında Saruhan Beyliği gemilerine Saruhan Bey'in oğlu Süleyman Bey kumanda etmekteydi. Ancak bu sırada Midilli'yi zapt eden Foça valisi Dominik, Saruhan-oğlu Süleyman Bey ile bir çok adamını bir hile ile esir aldı.
Bizans İmparatoru III. Andronikos, asi valiyi cezalandırmak için derhal bir donanma ile Foça önlerine gelerek şehri denizden kuşattı ise de bir netice elde edemedi. Bunun üzerine dostu ve müttefiki olan Saruhan Bey'den yardım istedi. Saruhan Bey, esir olan oğlu Süleyman ve arkadaşlarının kendisine teslim edilmesi şartı ile yardım edebileceğini bildirdi. İmparator Andronikos Saruhan Bey'in bu şartını kabul edince Saruhanoğulları'na ait süvari ve piyade kuvvetleri Foça’yı karadan kuşattılar. Muhasara beş ay kadar sürmesine rağmen kale bir türlü düşürülemedi. Bu durum üzerine imparator Anadolu'daki diğer müttefiki Aydın-oğlu Umur Bey'den de yardim istedi. Aydınoğlu Umur Bey donanmasını yardıma gönderdi. Bizans, Saruhan ve Aydınoğulları'nın gemilerinden meydana gelen müttefik donanma Foça Valisi Dominik ile bir deniz savaşı yapmak istediyse de o buna yanaşmadı. Bu sebeple kuşatma daha da uzadı. Neticede İmparator Andronikos, Dominik ile anlaşarak Saruhan-oğlu Süleyman Bey ve adamlarını serbest bıraktırdı (1336).
III. Andonikos'un 1341 yılında ölümünden sonra Bizans'da iktidar mücadelesinin başlaması Saruhan Bey'in Bizans toprakları üzerine fetih yapması için iyi bir fırsat oldu. Nitekim O, Gelibolu taraflarına bir akın düzenledi ise de başarılı olamadı. Hatta Bizans donanması karşı hücuma geçerek Saruhan kıyılarında yağma ve tahrip hareketlerinde bulundu. Bu olaylar sırasında Saruhan Bey'in müttefiki ve dostu olan Aydın-oğlu Umur Bey de Haçlıların saldırısına uğramıştı. Lâtinler bu saldırı sonucunda İzmir’i ele geçirdiler (1344). İzmir’in Lâtinler eline geçmesi Saruhanlı denizciler için bir felaket oldu. Bati Anadolu'da bu olayların geliştiği esnada Bizans’ın başkenti İstanbul’da taht için mücadeleler devam ediyordu. İstanbul’u ele geçirmek isteyen Kantakuzenos, dostu Aydın-oğlu Umur Bey'e haber göndererek ondan yardim istedi. Umur Bey bu teklifi kabul edince Saruhan Bey de oğlu Süleyman Bey komutasında bir miktar askeri onun yanına gönderdi. Saruhan kuvvetleri Umur Bey'le beraber Trakya'ya geçip Kantakuzenos'un kuvvetleriyle birleştiler. Ancak müttefik kuvvetler İstanbul üzerine yürüdüğü bir sırada Süleyman Bey, şiddetli bir humma hastalığı sonucunda vefat etti (1345).
Aydın-oğlu Umur Bey, Süleyman Bey'in ölümünden sonra onun cesedini alarak Manisa'da bulunan babasının yanına getirdi. Oğlunun ölümüne çok üzülen Saruhan Bey, bu tarihten sonra fazla yaşamadı. O da bir yıl sonra vefat eti (1346). Manisa'da Körhane adı verilen türbeye defnedildi.
Saruhanoğulları Beyliği’nin kurucusu olan Saruhan Bey devrinde beylik en parlak Periodini yaşamıştır. Onun zamanında Manisa bir Türk-İslam şehri olarak gelişti ve büyüdü. Anadolu'yu gezmiş olan seyyah İbn Battuta, Manisa'da Saruhan Bey ile görüştüğünü ve Saruhan Bey'in son yıllarında şehrin tamamının bir Türk şehri hüviyetine büründüğünü yazmaktadır.
Saruhan Bey'in Timur Han, Orhan, Süleyman, İlyas, Devlethan ve Budak Paşa isimlerinde altı oğlu olduğu bilinmektedir. Ölümünden sonra beyliğin başına bu oğulları arasından Fahreddin İlyas Bey geçti. Saruhan Bey'in oğullarından Devlethan Demirci'yi, Budak Paşa da Gördes'i idare etmekteydi.