Dündar Bey
Feleküddin unvanıyla da anılan Dündar Bey, beyliğin sınırlarını genişleterek Gölhisar, Korkuteli ve daha sonra Antalya'yı aldı. Anadolu'da Selçuklu hakimiyetini ele geçiren İlhanlılara bağlılığını sunan Dündar Bey, İlhanlı hazinesine her yıl dört bin dinar vergi veriyordu. Şihabeddin Ömerî'nin kaydettiği bilgiye göre Dündar Bey'in on beş bin atlı, on beş bin yaya askeri bulunuyordu ve önemli şehirlerden başka on beş kadar kalesi vardı. Dündar Bey birçok eserlerle imar ettiği Eğridir'e kendi künyesine nispetle Felekabad adını verdi. Birliği sağlamak üzere Anadolu'ya gelen İlhanlı Beylerbeyi Emir Çoban'a bağlılıklarını sunan Anadolu Beyleri arasında Dündar Bey de bulunuyordu (1314). Ayrıca Dündar Bey, aynı senede İlhanlı Rulerı Olcayto (Muhammed Hüdabende) adına Felakabad'da para bastırdı. İlhanlı Rulerı Olcayto'nun ölümü üzerine Anadolu'da çıkan karışıklıklar sırasında bunu fırsat bilen Dündar Bey, bağımsızlığını ilân ederek sultan unvanını aldı. Muhtemelen bu sırada Antalya zaptedildi ve idaresi Dündar Bey'in oğlu Yunus Bey'e verildi. Anadolu Beyliklerinin bağımsız hareket etmeye başlamaları üzerine İlhanlıların Anadolu valisi Demirtaş harekete geçerek Konya'yı işgal ettikten sonra Beyşehri'ni zaptetti ve oradan Dündar Bey'in üzerine yürüdü. Dündar Bey Eğridir'den Antalya'ya kaçmışsa da yakalanarak öldürüldü. Böylece Hamidoğulları Beyliği'nin Isparta ve Eğridir kısmı Demirtaş'ın eline geçti (1326 M. - 726 H.).
Demirtaş'ın Memlûk sultanına sığınarak Mısır'a kaçması üzerine (727 H. Zilhicce başları - 18 ekim 1327) Dündar Bey'in torunu olan Hızır Bey (İshak oğlu) Hamideli bölgesinde idareyi ele aldı. Onun zamanında Eşrefoğulları'na ait Beyşehri, Akşehir ve Seydişehri Hamidoğulları Beyliği'nin topraklarına katıldı.
Dündar bey'in Mısır'da bulunan diğer oğlu Mübarizeddin İshak Bey, Demirtaş'ın Mısır'a kaçmasından sonra Eğridir’e dönüp oğlu Hızır Bey'den beyliğin idaresini almıştır. (1328 M.- 728 H.) Kardeşi Mehmed Çelebiye de Gölhisarı'nı vermiştir. Oğlu Hızır bey'e ise Uluborlu'nun idaresini bırakmıştır. Karamanoğlu'nun teşviki ile babasının kanını dava etmek için Mısır'a gitmiş, Memlûk sultanı Melik Nasır Muhammed'in huzurunda Demirtaş ile mahkeme olmuşlardır. İbn-i Battuta, İshak Bey'in babası hayatta iken Mısır'da bulunduğunu ve hacca gittiğini yazmaktadır. İbn-i Battuta Eğridir sultanı olarak ziyaret ettiği İshak Bey hakkında şunları söyler: "Mûmâ-ileyh evsâf-i hasene ile mütehallîdir. Cümle-i âdâtından olarak her gün ikindi namazında câmi'e gelür, ba'de edâi's-salât cidâr-i kıbleye istinad eyler. Huzûrunda huffâz, ahsabdan ma'mûl yüksek bir mastabaya (sedir) oturarak Sûre-i feth ve sûre-i mülk ve sûre-i Amme'yi öyle güzel ses ile tilavet ederler ki ervâh müteessir olarak kulûb tevazu ve istikâmet bulur ve ebdân lerzedâr ve uyûn eskbâr olur. Ba'dehû Sultan ikametgahına avdet eyler", İbn-i Battuta 733 H.yılının Ramazan ayını Eğridir'de sultanın yanında geçirmiş ve fakih Muslihiddin ile görüşmüştür. İshak Bey'in Eğridir'de sultan olduğu sırada kardeşi Mehmed Çelebi de Gölhisarı'nda sultan idi. İshak Bey'in 1344'den (745 H.) önce vuku bulan ölümünden sonra yerine kardeşi ve Gölhisar beyi Mehmed Çelebi'nin oğlu Muzafferüddin Mustafa Bey geçti. Onun ölümünden sonra da yerine Hüsameddin İlyas, Bey oldu(1357 M.- 758 H.).
Hüsameddin İlyas Bey komşu Karamanoğulları ile pek geçinememiş Karamanoğlu Alaaddin Bey'e yenilerek topraklarını kaybetmiştir. Bunun üzerine Germiyanoğlu Süleymanşah'a sığınan İlyas Bey onun yardımıyla topraklarını geri aldıysa da Karamanoğulları topraklarına saldırmaktan vazgeçmediği için hayatının geri kalan kısmını da üzüntü ve endişe içinde geçirdi. İlyas Bey kesin olmamakla beraber 1374'ten önce ölmüş (776 H.) ve yerine oğlu Kemaleddin Hüseyin Bey geçmiştir.