499 | Detay | AR | Dirhem | 21 | 1,68 | Maden | 747 | ||
528 | Detay | AR | Dirhem | 22 | 1,69 | DS | 75X | ||
529 | Detay | AR | Dirhem | 24 | 1,69 | Aksaray | 75X | ||
530 | Detay | AR | Dirhem | 20 | 1,81 | DS | 752 | ||
531 | Detay | AR | Dirhem | 19 | 1,25 | Konya | TS | ||
532 | Detay | AR | Dirhem | 19 | 1,80 | Erzincan | 743 | ||
534 | Detay | AR | Dirhem | 20 | 1,44 | DY | TY | ||
555 | Detay | AR | Dirhem | 21 | 1,82 | Aksaray | 75X |
Alâaddin Eretna (1344-1352)
Çalışkanlığı, adaleti ve kabiliyeti sayesinde dikkat çeken Eretna, Anadolu'da bulunduğu sırada kız kardeşini Timurtaş ile evlendirerek onunla akraba oldu. Bu sayede O, Ebu Said Bahadır Han’ın birinci derecedeki emirleri arasına girmeyi başardı. Timurtaş'ın yardımcısı olarak görev yapan Eretna, ayni zamanda Anadolu halkı üzerinde iyi nüfuz kurmaya ve kendisini sevdirmeye çalışıyordu. O, Anadolu'daki halka iyi davranıyor, herkese adaletle muamele ediyordu. Moğolların Anadolu genel valisi Timurtaş ise istilâcı ve yayılmacı bir hareket içerisinde olup, burada müstakil bir devlet kurmak ve istiklâlini ilân etmek düşüncesinde idi. Nitekim Anadolu beylerini ortadan kaldırmak için mücadeleye girişen Timurtaş, Eretna ve Sungur Ağa gibi İlhanlı emirlerine karşı da cephe almıştı. Timurtaş'ın bu davranışı sonucunda Eretna ve Sungur Ağa Karaman ülkesine kaçmışlardı. Ancak bu sırada İlhanlıların merkezinde Ebu Said Bahadır Han ile Emir Çoban’ın arası açılmış ve sonucunda da Emir Çoban öldürülmüştü. Babasının ortadan kaldırıldığını öğrenen Anadolu valisi Timurtaş, sıranın kendisine de geleceğini düşünerek, Anadolu'yu kayınbiraderi Eretna'ya bırakarak Mısır’a kaçtı (1328).
Timurtaş'ın Mısır’a kaçışına çok sevinen Eretna derhal Sivas'a gelerek buraya hakim oldu. Bu sırada Ebû Said Bahadır Han, Timurtaş'ı cezalandırmak üzere Iranç Noyan idaresindeki bir orduyu Anadolu'ya göndermişti. Erzurum üzerinden Sivas'a gelen Moğol komutanı Iranç Noyan, burada bulunan Eretna'ya, Timurtaş'ı takip etmek üzere kendisine katılmasını söyledi. Ancak Eretna, Sivas’ı bos bırakamayacağını belirterek Iranç Noyan'a katılmadı. Bunun üzerine Iranç Noyan, Sivas’ı ele geçirmek üzere kuşattı ise de basarili olamadı. Iranç Noyan, Sivas'dan ayrılıp Niksar'a gittiği sırada, Karamanoğlu Yahşi Bey tarafından öldürüldü. Onun ölümü en çok Emir Eretna'yı sevindirdi. Ancak İlhanlı Rulerı Ebû Said Bahadır Han bu sırada Anadolu'ya yeni bir vâli tayin etmişti. Umumî vâli sıfatıyla 1329 yılı başlarında büyük bir ordu ile Anadolu'ya gelen Celâyirîlerden Şeyh Hasan, Karamanoğlu basta olmak üzere bütün Anadolu beyliklerini itaati altına aldı. Bu sırada Eretna da Şeyh Hasan Celâyirî'nin huzuruna giderek itaatini arz etti. Bunun üzerine Şeyh Hasan, Eretna'yı kendisine vekil bırakarak İran’a döndü. O, zaman zaman Anadolu'ya gelip bir süre kaldıktan sonra tekrar İran’a gidiyordu.
Eretna, görünüşte Şeyh Hasan Celâyirî'ye itaat eder gibi hareket ederken, aslında Anadolu'ya kendisi hakim olmak için hazırlık yapıyordu. Üstelik Anadolu halkının mizacına vâkıf ve merhametli bir zat olduğundan halk onun idare tarzından son derece memnun idi. Bu sırada Ebû Said Bahadır Han’ın evlât bırakmadan ölümü (1337) üzerine, Şeyh Hasan Celâyirî, meydana çıkan karışıklıklardan istifade ile Moğol ülkesinde kendisine bir yer kapmak üzere İran’a gitti. Böylece Eretna daha serbest hareket etme imkânı buldu. Nitekim daha sonra Irak'da yerleşen Şeyh Hasan Celâyirî'den ümidini kesen Eretna, Memlûk sultani Melik Nasır'a müracaat ederek onun himâyesine girdi (1338). Eretna bu tarihten sonra Mısır sultani Melik Nâsır'a tabi olarak Anadolu valiliği yapıp, onun adına hutbe okutmaya ve para bastırmaya başladı. Böylece Eretnalılar için yeni bir devir başlamış oldu.
Daha sonra Eretna'nın, Timurtaş'ın oğlu Küçük Şeyh Hasan ile mücâdele ettiğini görüyoruz. Nitekim, babası Timurtaş'ın Mısır’da öldürülmesinden sonra, Azerbaycan'da durumunu kuvvetlendiren oğlu Küçük Şeyh Hasan, Anadolu'da hakki olduğunu iddia ederek Eretna'nın kendisine itaat etmesini istedi. Ancak Eretna onun bu teklifini kabul etmedi. Bunun üzerine Şeyh Hasan, Doğu Anadolu'ya girerek Eretna üzerine yürüdü. İki taraf orduları, Sivas ile Erzincan arasındaki Gerenbük (Karanbük)'de karşılaştılar. Burada yapılan savaşta Eretna galip geldi ve pek çok ganimet ele geçirdi (1343). Bu zaferden sonra Anadolu'daki nüfuz ve itibari daha da artan Eretna, Alâaddin unvanı ile sultanlığını ilân etti (1344).
Orta Anadolu'nun büyük bir kısmına sahip olan Eretna, sultanlığını ilân ettikten sonra hutbe ve paralarından Memlûklu sultaninin adini kaldırdı.
Alâaddin Eretna, komşuları olan Dulkadırlılar, Karamanlılar, Osmanlılar, Taceddinoğulları ve Amasya beyleri ile bazen dost, bazen da düşmanca münâsebetlerde bulunuyordu. Nitekim ilk anlaşmazlık Dulkadırlılar'ın Eretna Bey arazisine saldırması ile başladı. Ancak Mısır Memlûklu sultaninin araya girmesi ile iki beylik arasında çıkması muhtemel savaşlar önlendi.
Orta Anadolu'nun büyük bir kısmına sahip olan Eretna State'nin başkenti önce Sivas, daha sonra da Kayseri idi. Eretnalılara ait diğer Anadolu şehirleri ise Niğde, Tokat, Amasya, Erzincan, Doğu Karahisar, Niksar, Canik, Develi, Karahisar, Çorum, Zile, Ürgüp, Harput, Merzifon, Kırşehir, Darende ve Gümüşhane’den ibaretti. Alâaddin Eretna Orta Anadolu'da devletini kurup yukarıda adi geçen şehirlere hakim olduktan sonra 1352 yılında öldü. Kayseri'de Köşk ismi verilen mahaldeki türbesine defnedildi.
Ülkesindeki halka karşı son derece adil ve şefkatli bir yönetim uygulayan Eretna'nın ölümü Anadolu'da ve komşu ülkelerde büyük bir üzüntüye sebep oldu. Çünkü O, eşine az rastlanan bir idareci idi. Kendisi, Moğol ordusunda görevli olduğu halde, Anadolu'da meydana gelen anarşiyi, takip ettiği usta siyaseti, adâleti ve şefkati sayesinde ortadan kaldırmış, birlik ve beraberliği sağlamıştır. İlme ve kültüre de önem veren Eretna Arapça bilmekteydi. Nitekim İbn Battuta, 1333 yılında Eretna ile görüştüğünü ve onun Arapça'yı fasih olarak söylediğini belirtmektedir.